Kayseriler-Burada Kayserilerin Bulusma Noktasi |
| | Yusuf Hayaloglu Siirleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Yusuf Hayaloglu Siirleri C.tesi Nis. 25, 2009 8:16 pm | |
| Ah Ulan Rıza
Neden halâ gelmedi, yoksa Saati mi şaşırdı bu hıyar? Gerçi hiç saati olmadı ama En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok, Madara olduk meyhaneye! Ah eşşek kafam benim, Nasıl da güvendim bu hergeleye!
Gelse, balığa çıkacaktık, Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık. Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp Enteresan hayâllere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta denk getirip Çalıntıdan düşürdük. Arkadaşlar ısrar etti, Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti, Bana birkaç milyon borç verecekti. Yoksa o nemrut karısı kaçtı da Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık, Gudubet gene yaptı yapacağını! Geçen sene de merdivenden itip Kırmıştı Rıza'nın bacağını.
Abi, kadında boy şu kadar; Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak! Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak, Ya horlarken Rıza'yı boğacak!
Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama, Ben olsam, vallahi baş edemem! .. Hele beş tane velet var ki boy-boy, Allah'tan düşmanıma dilemem!
Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur, Herkesin suyuna gider. Yoksa, kalıba vursan hani, Tek başına on tane adam eder!
Bir keresinde, hiç unutmam Üç-beş zibidi haraca dadandı; Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik, Aynı kafadaydık. Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu, Biz, başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır, Aynı takımı tutardık. Fener'in her maçına iddialaşıp Millete az mı yemek ısmarladık! ..
Bir tek askerde ayrıldık, Bana Bornova düştü, ona Gelibolu. Döner dönmez evlendirdiler, En büyük salaklığı da bu oldu! ..
Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu. Hep tek tabanca gezdim. Benim beğendiğimi anam istemedi, Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse, bunlar derin mevzu... Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek. Ufaktan yol alayım Anam evde yalnız, şimdi merağından ölecek! ..
Gittim, vurup kafayı yattım; Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini. Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp Hastaneye kavuşmadan can verdiğini! ..
Vay be Rıza! .. Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine! Dün, boşuna günahını almışım, Ne olur, kızma bu kardeşine!
Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler Ne kolay söylediler! Sanki dev bir taş ocağını Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!
Ah dostum... o kocaman gövdene O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin, yani yoksun, Yani bir daha olmayacak mısın? Yani bir daha borç vermeyecek, Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?
Peki, beni kim kızdıracak, Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak? Peki, beni bu köhne dünyada Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza... ne hayâllerimiz vardı oysa, Ne acayip şeyler yapacaktık... Totoyu bulunca dükkân açacak, Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be! .. Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık. Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!
Ah ulan Rıza... bu mahallenin, Nesini beğenmedin de öte yere taşındın? Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki, Benim en kıral arkadaşımdın! ..
Ah ulan Rıza... ben şimdi, Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim? Senden ayrılacağımı sanma, Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim! .. Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Geri: Yusuf Hayaloglu Siirleri C.tesi Nis. 25, 2009 8:17 pm | |
| Babanı Unutma Yavrum
Bu sarkı senin al dinle Usulca dokun sesime O minicik ellerinle Babanı unutma yavrum
Yağmurlar rüzgarla barışır Yağmurlar çimenle öpüşür Belkide uçurum kavuşur Babanı unutma yavrum
Bir gün tutuşup kavgaya Kalbin hırpalandığında Söküp verebilirim sana Babanı unutma yavrum
Hasta iken yataklar içinde O hayın sokaklar içinde Sorgular yasaklar içinde Babanı unutma yavrum
Sen benim için üzülme Bakınca suskun resmime O körpecik yüreğinle Babanı unutma yavrum
Bir gün duyarsan dağlarda Ölüm haberleri radyoda Bende olabilirim orda Babanı unutma yavrum Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Geri: Yusuf Hayaloglu Siirleri C.tesi Nis. 25, 2009 8:18 pm | |
| Beni Düşün, Unutma
Ay doğarken bir söğüdün ardından Göl yüzünde sisli bir esinti ile Akşamın göğsüne hüzün serperek Ve Yağmurdan geceye çiçekli perdeler çekerek
Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA
En umarsız en umutsuz günümde Bağrına bir yumruk çökeldiğinde Ve dağların mazlum ateşi O güzelim saçlarına cayır cayır yanıp ulaştığında
Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA
Beni düşün bir kavganın içinde Helal bir ekmeğin peşinde Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin Can çekişen o son parçasınıda, sana sakladığımı bil Bil ki haykırırcasına bu esir gövdemi yakarcasına Kavuşmak için o serin bağrına Ateşten bir yol arıyorum
Kar yağarken mor dağların ucundan Sol yerinde sessiz bir inilti ile Yastığın yüzüne yaşlar dökerek Ve Akşamdan gizlice bir ah çekerek
Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA
Kan kızılı bir gelincik seherinde Sırtıma kahbe bir hançer indiğinde Ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm Çığırtken bir gazete başlığında Çığlık Çığlık sana kavuştuğunda
Beni düşün, Beni düşün, UNUTMA
Beni düşün şehre her yağmur yağdığında Islak ve kırılgan bir türkünün içinde Göğsünden dudaklarına, doğru sancılı bir isyan kabardığında Bastırarak kalbini avuçlarınla Sesini okşadığımı bil
Bil ki yalvarırcasına, uzayan yollara dağılırcasına Sonsuz bir mahşerin ortasında Bir zemzem suyu gibi seni seni özlüyorum Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Geri: Yusuf Hayaloglu Siirleri C.tesi Nis. 25, 2009 8:19 pm | |
| Beni Tutmayın
Yağmurlu ve upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım. Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle. Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık. Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın. Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,topyekün boşalır toz olur dağılırsın.
Sen benim en ince dilimde türkümü çaldın Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin Her şeyin merkezi sendin ve her şey senin etrafında dönerdi. Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.
Beni tutma şantajlara boyun eğmem. Beni tutma hırsımdan çatlarım. Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki, Şimdi yanardağlar gibi birden patlarım.
Bir yavru serçe hayata bağlanır gibi ağzım açık bağlandım sana, Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım, Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim. Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın sadece, anlatamam Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim. Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.
Beni tutma ben senin dizlerine çökemem Beni tutma ellerinde kalırım, kırılırım
Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki; Şimdi bir saniye bile oyalarsan çıldırırım. SEN, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim. SEN, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim. Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğim Bu nasıl insanlıkmış, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa
Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun. Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki,bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.
Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun Ben şimdi beynine sokuyorum hayatı, bir türlü algılamak istemiyorsun. Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış. Peki! gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı yaşadın mı SEN! Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları o yüce gururlarıyla, Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını yaşadın mı SEN! Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmadağın olursun Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki Şimdi bir tükürürüm kaskatı olur rezil olursun
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler, Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar. Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ibneler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı. Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI! ....... Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Geri: Yusuf Hayaloglu Siirleri C.tesi Nis. 25, 2009 8:20 pm | |
| Beyaz Sevda
sen mapusta solan gülsün her yanın duvar SEN AĞLAMA KAN OLUR BANA O YAŞLAR sen hayatın küskünüsün acının suskunu
sen yayalada bir baharsın, tarlada rüzgar içimde sana dair bembeyaz bir sevda var
sen torosta yağan karsın tarlada rüzgar SAKIN ESME TOZ OLUR KAPANIR YOLLAR sen eylemin yangınısın hayatın cılgını tenimde sana dair ürpertiler var
sen munzurda akan çaysın yaylada bahar SEN GÜLÜNCE GÜL AÇAR YİNE O DAĞLAR sen sevincin dudağısın sevdanın sapağı sazımda sana dair esintiler var Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Bir Veda Havası C.tesi Nis. 25, 2009 8:21 pm | |
| Bir Veda Havası
Vakit tamam, seni terk ediyorum. Bütün alışkanlıklardan öteye... Yorumsuz bir hayatı seçiyorum. Doymadım inan, kanmadım sevgine. Korkulu geceleri sayar gibi, Birden bire bir yıldız kayar gibi, Ellerim kurtulacak ellerinden Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi. Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik Bul kendini kuytularda hadi dal Sen bir suydun, sen bir ilaçtın. Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Parmak uçlarına değen sıcaklık İncinen bir hayatın yarasıdır Kalacak tüm izlerin hayatımda Gözümden bir damla yaş aktığında Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan Kan tarlası gelincik şafağında Ölümse korktum savaşsa hep kaçtım Vur kendini korkularda hadi al Seninle bir bütün olabilirdik Hoşçakal iki gözüm hoşçakal Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Can Dostum C.tesi Nis. 25, 2009 8:21 pm | |
| Can Dostum
Dün gece düşümde can dostu gördüm Ulu bir çınardan dal verdi bana Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm Ben zehir istedim bal verdi bana
Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim Can yağarsa canan küser mi dedim Çağırdı yanına el verdi bana Can dostum dostum kül verdi bana
Ben aşkı sırtıma vurdum da geldim Hasretin acısını çöl verdi bana Can dostu görünce eridim bittim Yüreğime ateş kül verdi bana Can dostum dostum kül verdi bana
Aşk olmazsa kalem yazar mı dedim Dost olmazsa gönül tozar mı dedim Hayaloğlu sana kızar mı dedim Yanağımdan öptü gül verdi bana Can dostum dostum gül verdi bana Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Ceylan Seni Vuramam C.tesi Nis. 25, 2009 8:22 pm | |
| Ceylan Seni Vuramam
Beni görünce kaçma ne olur Ceylan ben seni vuramam Saklananıp beni süzme ne olur Ceylan ben seni vuramam
Tenhalarda bir gölgeyim Kimse bilmez ben nerdeyim Zalim bir avcı degilim Ceylan ben seni vuramam
Dağlarda gezer dururum Akşam olur kaybolurum Belki bende vurulurum Ceylan ben seni vuramam
Vuramam vuramam Ceylan ben seni vuramam Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Dağlarda Kar Olsaydım C.tesi Nis. 25, 2009 8:22 pm | |
| Dağlarda Kar Olsaydım
Şu dağlarda kar olsaydım Bir asi rüzgar olsaydım Arar bulur muydun beni Sahipsiz mezar olsaydım
Şu yangında har olsaydım Ağlatıp bizar olsaydım Belki yaslanırdın bana Mahpusta duvar olsaydım
Şu bozkırda han olsaydım Yıkık perişan olsaydım Yine severmiydin beni Simsiyah duman olsaydım
Şu yarada kan olsaydım Dökülüp ziyan olsaydım Bu dünyada yerim yokmuş Keşke bir yalan olsaydım Yusuf Hayaloğlu | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 1485 Kayıt tarihi : 16/08/08 Yaş : 46 Nerden : Köln-Almanya
| Konu: Demedim Mi Haydar? C.tesi Nis. 25, 2009 8:23 pm | |
| Demedim Mi Haydar?
Biz dağlarda keklik idik Şimdi bu çöplükte karga olduk Bizimde boyumuzu aştı bu şehir Yerlere serildik madara olduk
Demedim mi Haydar Demedim mi sana Bu İstanbul yutar adamı Demedim mi Haydar demedim mi söyle Bu şerefsiz geceler satar adamı
Biz umutlar yolcusuyduk Rakı sofrasında bir meze olduk Bizimde harcımız değildi sevmek Yosmalar içinde kepaze olduk Yusuf Hayaloğlu | |
| | | | Yusuf Hayaloglu Siirleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|